Blogda Ara

27 Şubat 2015 Cuma

MİLANO GOURMET - NİŞANTAŞI

Nişantaşı'nda bir gurme dükkanı ve şaraphane... Adından da anlaşıldığı üzre İtalya'dan gelen ürünlerin ağırlıklı olarak bulunduğu bir şarküteri... Benim için ise peynir cenneti... 14 Şubat'ta tesadüfen girdiğimizde tam olarak farkında değildik tüm bu çeşitliliği birarada bulabileceğimizin. İlk katı şarküteri ve yemek yenilebilen bir alan olarak dizayn edilmiş. İlk girdiğimizde her markette görmediğimiz italyan marka ürünler görünce alışveriş yapma ihtiyacı hissettik. Bi güzel gezindik, inceledik ne var ne yok. Peynirlere ise bayıldık İspanya'da bulduğumuz peynirler burada da vardı. O sırada duyduk ki bir de alt katı varmış. Üstteki şarküteri ve restaurant karışımı şirin ortam alt kata inince bambaşka bir ambiyansa büründü. Duvar boydan boya şarap mahzeni olarak dizayn edilmiş, ortaya ise kocaman tek bir masa konulmuş, kırmızı şamdanlarla süslü. İçerisi romantizm barındırıyor kesinlikle. O kocaman masada karşılıklı oturma düzeni yapılmış özellikle sevgililer için güzel bir akşam yemeği ortamı tasarlanmış.
Yemek yeme niyetiyle gitmediğimiz için peynir tadımı yaptık. Şarküteri bölümündeki beyfendinin gösterdiği ilgi ile bol bol peynir tattık. İtalyan usulü peynir ve jambon tabağı istedik. Tam da hoşlanacağımız şekilde bize sora sora harika bir tabak getirdiler masaya. Biz peynirleri keşfettikçe daha fazlası geldi ikram olarak. Fransız brie, emmental, gouda,manchego'nun ardından eski gouda, ve bir çeşit gouda daha ve ingiliz cheddar denedik. Aralarından favorim ingiliz cheddar oldu kesinlikle! ikincisi ise İspanya'nın bir peyniri manchego! ve eski gouda da yine farklı ve lezzetli.
Şarap severler peynir tabağının yanına dilerlerse mahzenden bir şarap seçerek daha da keyifli hale dönüştürebilirler bu zevki...

Güleryüzlü ve ilgili çalışanları ile de her türlü memnun kalacağınız bir mekan Milano Gourmet...

Yemeklerini de merak ediyorum. Denediğimde paylaşacağım :)
















17 Şubat 2015 Salı

KAŞIKÇI PİLAV - 4.LEVENT İSTANBUL

Bir zamanlar Emniyet Evleri Mahallesinde ikamet ederken tek geçtiğim restauranttı Kaşıkçı Pilav... Neden mi? Bekarsanız ve evde yemeğiniz yoksa, yorgunsanız, aceleniz varsa, tek başınıza yemek yapmak istemiyorsanız, öğrenciyseniz, çalışansanız,civarda esnafsanız, çok paranız yok ama doyurucu ve güzel bir yemek yemek istiyorsanız, kaşıkçı pilav tam da imdadınıza yetişen bir restauranttır. Ben de hep böyle zamanlarda tercih ediyordum burayı. Özellikle akşam saati metro çıkışından çıktığınızda hala yemek düşünürken bir paket karışık pilav alıp eve gitmek harika bir öğüne dönüşüyordu. veya orda yiyip önce çorba sonra tatlı ile de zenginleştirmek de gayet keyifli idi.

Uzunca bir süre müdavimi olduğum bu mekana o muhitten taşınınca bir süre gitme imkanı olmadı.Ama sık sık pilavını dile getirdiğimi hatırlıyorum 'olsa da yesek' diye:) ve en son 3-4 ay kadar önce yolumuz oralara düşünce gittiğimde lezzette beklediğim üzere hiçbir değişiklik yoktu!
Öncelikle üzerine tereyağlı sosla gelen mercimek çorbası ,üzerine de pilav, tavuk, kuru fasulye, çoban salatadan oluşan karışık pilav yiyin. En güzel menüsü bence bu! Karışık deyince zaten hemen önünüze bu dörtlüden oluşan bir pilav tabağı gelir. Servis basit, lezzet mükemmel!... Peki nereden geliyor bu pilavın lezzeti derseniz, içeri girince sıra sıra dizilmiş has trabzon tereyağı paketlerini görürsünüz. Gerçekten enfes bir tat katıyor pilava. İstemezseniz kuru fasulyesiz de alabilirsiniz pilavı. Tavuk istemiyor iseniz et kavurma da alabilirsiniz, ara ara bunu da tercih ediyordum. Et kavurmada da başarılılar. Bir de yemek üstü tatlı derseniz, irmik helvası var. Sevenler için lezzeti yine yerinde..Yemek çeşidi az ve öz ama doymuş ve zevk almış bir şekilde çıkarsınız mutlaka bu küçük restauranttan. Yine söyleyeceğim. Salaş, küçük esnaf lokantalarını hep daha samimi ve sıcak buluyorum. Böyle yerlerde beklenmedik mükemmel tatlar bulursunuz ve mutlu ayrılırsınız.
Bu sebeple bu tarz mekanlardan hoşlananlara tavsiyemdir:)

Nasıl gideyim derseniz 4.levent metro istasyonu emniyet evleri çıkışından çıkın. Tam karşı sağdan bir yol gider.Devam edince sağda marketi solda Kaşıkçı Pilavı görürsünüz.

Foursquare puanı:8,7 https://tr.foursquare.com/v/ka%C5%9F%C4%B1k%C3%A7%C4%B1-pilav/4e1f94cfa80968cf3e2cbfc3
Facebook adresi: https://www.facebook.com/pages/Trabzon-Ka%C5%9F%C4%B1kc%C4%B1-Pilav%C4%B1/204217766264931

13 Şubat 2015 Cuma

EDİRNE TAVA CİĞERCİSİ NACİ USTA

Beşiktaş'tan bir lezzet durağı daha! Edirne Tava Ciğercisi Naci Usta... Ihlamurdere'de küçük bir restaurant. Yemekler ise oldukça leziz! Edirne'den sonra bir de Beşiktaş'a şube açılmış yıllar önce. Hakkettiği ilgiyi de görmüş tabiki. Ciğer seven insanlar olarak ara ara gittiğimiz hatta misafirlerimizi de götürdüğümüz bir mekan. 
Bilindiği üzere tava ciğeri Edirne'nin yöresel bir yemeği. Bizim gibi gidip yerinde yiyin elbette, gayet lezzetli bir yemek. Ama o tadın aynısını İstanbul'da Naci Usta'da da bulmanız mümkün.
Ciğer kızartılarak hazırlanıp piyazlık soğanla servis ediliyor, yanında acı bir sos ve de kurutulup kızartılmış kırmızı biber getiriliyor. Bu acı kırmızı biberler de yine Edirne'nin yöresel tatlarından. Acı severler için yemeği çok daha zevkli hale getirdiğini söylemek gerek! Yanına da yoğurt veya piyaz söyleyebilirsiniz. Toprak kapta getirilen yoğurt gerçekten lezzetli!
Ciğer sevmeyen birisi de oldu ki sizinle bu mekana geldi. Hiç sıkıntı yok, köfte de mevcut Naci Usta'da. Gayet de başarılı. Yine ciğer gibi soğanla bir de pilav ile servis ediliyor.

Ne diyeyim gidin bir deneyin! :)


İnternet adresi: http://www.edirnelinaciusta.com/index.html
Adres:Türkali Mah. Ihlamurdere Cad. 111/A Beşiktaş/İstanbul 




10 Şubat 2015 Salı

BARCELONA GEZİ NOTLARI

Barcelona Barcelona oley oley oleyyyy gibi bir nidayla başlamak istiyorum yazıma :) Futbol takımımı katalanlar mı sebep bilmem hep bir Barcelona vardır akıllarda merak edilen. Hep gitme isteği vardı bizim de içimizde. Geçtiğimiz yıl mayıs ayında İspanya tatilimizin 3 gününü Barcelona'ya ayırdık. Planlama harikaydı. 3 gün doyasıya gezdik bu şehri..


Barcelona'da anlatacak çok şey var. Nerden başlayacağını şaşırıyor insan. Türkiye'de Barcelona deyince ilk akla futbol takımı gelir ama gidip görünce durum değişiyor. Şimdilerde ise aklıma ilk başta meşhuur Mimar Antoni Gaudi geliyor. Çünkü şehre adım atar atmaz birçok yerde Gaudi'nin eserleriyle karşılaşıyorsunuz. Doğadan özellikle bitkilerden ilham alarak genellikle de hafif kıvrımlı, dalgalı formlarla yarattığı eserleri ile Barcelona'nın en ünlü mimarı Gaudi. 
En önemli eseri ise La Sagrada Familia, bilinen söyleyişi ise bitmeyen katedral.. Gaudi bu esere yıllarını adamış hatta inşaatta yaşamış bile. Ölümü ile yarım kalan eserde binlerce ayrıntı bulunması nedeniyle yapımı halen sürmekte. İçeri girmek ise pek kolay değil. Uzun bir kuyrukta bekliyorsunuz, günün her saati durum aynı. Ancak biz sırada beklerken bir Türk ailenin yardımı ile internetten bilet alındığını öğrendik ve çok kısa bir sürede içeri girdik. İçerisi ağaç gövdesinin dallara ayrılmasından ve ağaç kovuğundan ilham alınarak yapılmış sütunlarla doluydu. Gerçekten görsellik harikaydı. Katedralin dışı ise metrelerce yükselen Meryem,İsa, pek çok insan figürü ve o dönemleri anlatan öğelerle bezenmiş. Katedralin karşısına geçip bilmem kaç dk sadece nasıl yapıldığına şaşkınlıkla bakıyorsunuz. Gerçekten olağanüstü bir görsellik var dışarda da.
Ordan kaçıp Gaudi'den devam ediyorsunuz, Park Güell'e geçiyorsunuz. Burası Barcelona'nın zenginlerinden Güell Ailesi tarafından Gaudi'ye yaptırtılmış. Kocaman bir park.. İçerde gezmesi keyifli. Parkta kocaman bir balkon var ve üzerinden şehir olabildiğince uzanıyor aşağılara doğru, sonlarda da uçsuz bucaksız şekilde deniz görünüyor. Bir de parkın içinde Gaudi'nin evi var. Burada tam 25 yıl yaşamış.Parkın giriş kapısı da yine Gaudinin mimari tarzını yansıtıyor. 
Bunların dışında gaudinin eserlerinden casa batllo ve casa mila da gezilebilir.
Mimari olarak bir de gotik tarzda yapılmış çok eski bir yapı olan Barcelona Katedrali var görmeye değer.

Tabi bütün vaktimizi mimari ile geçirmedik. Kilometrelerce uzanan plajı, La Rambla Caddesi, meydanları, daha görecek çok şey vardı.
Zaten ilk gün eşyaları otele atar atmaz şehrin sahil tarafına kaçmıştık. Şehrin içinde koca bir plaj olması farklılık katıyor gerçekten. İnsanlarda denizin verdiği huzur ve rahatlık ise hoşunuza gidiyor. 
Tabi yine ilk gün La Rambla'da bir gezinti yapmak şart. İstiklal caddesi gibi trafiğe kapalı capcanlı bir cadde. Boylu boyunca gezmek gerek. Biz tabi yetinmeyip oradan ara sokaklara daldık, daracık sokaklardan şirin meydanlara çıktık. Kendi kendimize keşfettikçe çok keyif aldık. 
O meydanlardan Plaza Real'de 'Les Quinze Nits' adlı restaurant'da son gün akşam yemeğimizi yedik. Mürekkep balıklı Paella'yı burda keşfettik. Değişik tatlara açık bir insan olarak sevdim ve yine keyifle yiyebilirim. Ama değişik tatlardan ve siyah birşey yemekten hoşlanmayacak olanlara göre değil :)

Kaldığımız otel Barcelona'nın en güzel caddelerinden birindeydi. Bu sayede Chanel, Louis vuitton, Michael Kors gibi büyük markaların mağazalarının olduğu caddeleri bol bol gezdik. Genel olarak zengin ve elit bir görünümü var bu katalan şehrin.
Yemekten devam edecek olursam biz bütün tatil boyunca olduğu gibi burda da tapas ve pinchos yemekten kendimizi alamadık. (tapas:tabakta gelen her türlü atıştırmalık ör.ançuez,zeytin gibi; pinchos:ekmek dilimleri üzerine ton balığı, zeytin, hamsi et gibi ürünlerle hazırlanan atıştırmalıklar) Kaldığımız otele yakın o caddelerden birinde 'Txapela' adlı restaurantta yediğimiz pinchosların tadı damağımda diyebilirim. her bir pinchos'a 2 veya 3 euro veriyorsunuz istediğiniz kadar alıyorsunuz büyük bir hazla yiyorsunuz :) biz iki gün akşam yemeğini böyle hallettik :)

Bunların dışında ilgisini çekenler Picasso Müzesi'ni gezebilirler. Biz önünden geçip kuyruğu görünce vazgeçmiştik. Yine Montjuic Tepesi de görülmesi gereken yerlerden. Futbol severler de Barcelona futbol takımının stadını görmeye gidebiliyor günlük turlarla.Tabi bilet alıp maçını izlemek çok daha güzel olur. 
Hem eğlence hem gezi hem gurme turizmi şeklinde gezdiğimiz için buralara vakit kalmamıştı.

Ulaşım derseniz havaalanından metroya geçerken 2 günlük, 3 günlük olarak satılan metro biletlerinden alabilirsiniz.Daha karlı oluyor, yürüyerek gezilemiyor her yer metroyu çok kullanıyorsunuz. Bir de bizim gibi turla gitmeyip kendi kendine gezenler, ilk gün oteldeki resepsiyondan harita isteyip resepsiyoniste gidilecek yerleri ve nasıl gidileceğini sorun, kolaylıkla her yeri keşfediyorsunuz o zaman ;)


Daha çok şey anlatılır gidip görmek gerek :)

Restaurantlar için internet adresleri:
http://www.grupandilana.com/es/restaurantes/les-quinze-nits-restaurant 
http://www.txapelarestaurant.com/ 

Foursquare puanları:
Txapela: 7,3 https://tr.foursquare.com/v/txapela/4adcda4df964a520314021e3
Les quinze nits: 7,5 https://tr.foursquare.com/v/les-quinze-nits/4adcda54f964a520ce4221e3

Casa Batllo


Casa Batloo




kaldığımız otelin penceresinden..

Txapela'da yediklerimizden

Txapela'da yediklerimizden

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

La Sagrada Familia

Gaudi'nin Park Güell'deki evi

Park Güell'in girişi


9 Şubat 2015 Pazartesi

SİTA BALIK EVİ - GAYRETTEPE

Evimizin pek yakınındaki şirin mi şirin balık evi.. Genellikle pazar günleri soğuk günlerde canımız balık çekince fazla uzaklaşmadan lezzeti yakalamak için gittiğimiz bir mekan oldu Sita Balık.. Öyle dediğime bakmayın sıkışınca gidilcek bir mekan değil tabiki. Çünkü yemekleri gayet lezzetli. Özellikle balık çorbasıyla başlamak lazım şifa kaynağı bir çorba, ben bayılıyorum.Ardından hangi balığı isterseniz deneyin hepsi lezzetli ve taptaze.
Hamsi,mezgit,lüfer denemelerimizde oldukça memnun kaldık. Yanında mısır ekmeği ve turşu getiriliyor. Siz de peynirli mevsim salata alırsanız mis gibi bir mönü oluyor:) 
Yemek bitiminde biraz daha burada takılayım derseniz çayınızı almak için semaver hemen yakınınızda, gidip çayınızı alıp içiyorsunuz. 
Tatlı da yiyelim derseniz bu konuda da başarılı olduklarını söylemeliyim. Ayva tatlısı ve dordurmalı irmik helvası başarılı, tavsiye edilir :)


Yemeklerin fotoğrafı bulunmadığı için üzgünüm ancak bir dahaki sefere çekip ekleyeceğim.





THE WİNSTON BRASSERİE - AKARETLER

Akaretlerde, Beşiktaş'ın en güzel caddesinde yer alıyor The Winston Brasserie.. Özel bir günde, böyle sakin bi yer olsun, fonda biraz müzik olsun, sıcak bi ortamda muhabbet olsun derken keşfettik burayı. İçeri girer girmez küçük ve sıcak bir ortamda bulduk kendimizi. Modumuzdan mı bilmem ama uzunca bir süre orada vakit geçirdik sıkılmadan. Bir de pencere kenarında oturunca zaten caddenin ışıltısı da sarıyor sizi. Gurme tatlardan hoşlananlar, şarap severler buraya gelmeli. Özellikle peynir tabağı başarılı.
Yemeklerinin de güzel olacağını tahmin ediyorum bir gün deneyeceğim. Mekan kalite anlamında üst seviyede hizmet veriyor. kesinlikle tavsiye edilir :) 

internet adresinden diğer şubelerini de keşfedebilirsiniz 
http://thewinstonbrasserie.com/
http://www.magigrp.com/brasserie.php

ve elimdeki tek fotoğrafı paylaşıyorum :)